Karun'u Zenginleştiren Topraklar....SARDES ...xd
!!!... ~~ яυzgαяıη υğяαмαуı ѕєω∂ιğι мєкαηα нσşgєℓ∂ιηιz ~~ ...!!! :: ~81 ilimiz... :: ~~ilimiz hakkında...
1 sayfadaki 1 sayfası
Karun'u Zenginleştiren Topraklar....SARDES ...xd
Çobanisa Turgutlu Urganlı Ahmetli… İzlenimci resimleri andıran bu köyler pastoral kompozisyonlarla trenin buğulu penceresinden akıp geçtiler Salihli'nin bereketli ovasına gelirken. İçinden altın akan kente görkemli yapılarına ve en sonunda da Bintepeler'e varmak üzere indik trenden…
Sart istasyonuna varır varmaz bir anda doluverdi istasyonun avlusu. Telaşlı insanların koşuşturması yerini gülüşmelere ve sımsıkı kucaklaşmalara bıraktı. Torbalar çıkınlar sepetli motosiklete yüklendi; hepsi birden ara sokaklara yollandılar.
Rota belli; eski karayolu üzerindeki Gymnasium Paktolos (Sart Çayı) Vadisi'ndeki Artemis Tapınağı Akropolis ve Bintepeler…
Görkemli Gymnasium
İstasyondan üç-dört dakikalık yürüyüş mesafesinde Gymnasium. Roma döneminde inşa edilip antik çağda çeşitli spor etkinliklerinin gerçekleştirildiği anıtsal yapı Anadolu'daki benzerlerinin en büyüğü. Hamam külliyesi ve mermer avluyla birlikte 23 bin metrekareyi aşkın bir alanı kaplayan yapının cephesini görene kadar sırayla dükkanlara (boyacı nalbur...) selam veriyorsunuz. İki katlı mermer sütunlu görkemli yapı hayranlık uyandırıyor.
Gymnasium'un yanında avluya eklenmiş bir sinagogun kalıntıları bulunuyor. Rengarenk mozaikler ve mermerlerle süslü bu sinagog M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiş. Bu da o çağda Sardes kentinde kayda değer bir Musevi topluluğun bulunduğuna işaret. Roma ve Bizans döneminde de önemli bir yerleşim yeri olan Sart yöresi binlerce yıldır farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Bu toprakların bilinen tarihi M.Ö. 2000 yılına uzanıyor.
İçİnden altIn akan baŞkent Sardes Manisa'nın Salihli ilçesi yakınlarında Gediz (Hermos) vadisi içinde Bozdağ'ın (Tmolos) kuzey etekleri üzerindeki yalçın kayalıklara kurulu Sardes. Tarihte devlet güvencesiyle paranın basıldığı ilk yer (Herodotos'a göre M.Ö. 687) olan Sardes’in tarım hayvancılık ticaret ve altın işleme sayesinde zengin bir kent olduğu biliniyor.
Gymnasium'dan Artemis Tapınağı'na giden yola bakır renkli suyuyla nazlı nazlı süzülen Paktolos (Sart) Çayı eşlik ediyor. Lidya'nın ilkçağ dünyasının en zengin ülkesi olmasının en önemli sebebi Tmolos dağlarından çıkan ve Hermos nehrine karışarak başkent Sardes'ten geçen Paktalos Çayı'nın alüvyonları içerisindeki altındır.
Yöredeki söylenceye göre Krezüs (Semavi dinlerde adı geçen Karun); Sart çayına koyun postları seriyor maden damarlarından süzülüp gelen çay suyundaki altın zerrecikleri postun yünleri arasında kümeleşiyor Krezüs de bunları toplatarak eritiyordu.
Son kral Krezüs babası Alyattes'in ölümünden sonra M.Ö. 560 yılında tahta geçmiş ve muazzam zenginliği sayesinde “Karun kadar zengin” deyimiyle ününü günümüze kadar taşımıştır.
Paktolos Çayı rüzgar eşliğinde efsanelerini fısıldarken yolun sonunda ziyaretçileri Artemis Tapınağı karşılar.
Artemis Tapınağı
Orijinal Artemis Tapınağı M.Ö. 300’lerde inşa edilmiş. 21x11m boyutlarındaki pembe kumtaşı sunak tapınağa batıdan bağlı. Helenistik dönemde ana tanrıça Artemis için inşa edilen bu görkemli mermer tapınak Hristiyanlıkla birlikte terk edilmiş ve iki sütunu dışında toprağın altında kalmış. Kazılarla ortaya çıkarılan tapınağın güney köşesine de 5. yüzyılda bir kilise inşa edilmiş.
Öğlene doğru kulağıma çalınan oyun havalarını pazarcıların mangal keyfi diye düşündüm. Ardından öğrendim Resul'ün düğünü olduğunu. Birkaç dakika sonra hoplamalar zıplamalarla dereyi geçip katıldım düğüne. Ege insanının eşi bulunmaz misafirperverliğiyle buyur ettiler. Çorba etli nohut toparlak pilav helva; odun kokusuyla bezeli ve hepsi birbirinden lezzetli.
Akrapol
Yüzyıllar boyunca Akropolis tepesinden akıp duran özellikle yağmur yüzünden sürüklenen gevşek toprakların altına yavaş yavaş gömülmüş bir kent burası.
Sardeis - Gediz ovasına hakim sarp ve ulaşılması güç olan kentin akropolü yüksek ve dik yamaçlı bir tepe görünümünde. Akropol kenti birçok saldırıdan kurtarmış. Teraslar halinde yükselen tepede Arkaik döneme ait kalıntılara rastlanmıştır. M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen ve Lydia taş işçiliğinin özelliklerini yansıtan sur duvarlarının yanı sıra Bizans dönemine ait bir kale kalıntısı da bulunuyor. Bu buluntular akropolün savunma amacıyla uzun süre kullanılmış olduğunu gösteriyor bize.
Sardes şehri Perslerden sonra Romalıların daha sonra da Bizanslıların eline geçmiş. Şehir Saruhanlı Türk Beyliği zamanında sağlam kalesi ve eski yapılarıyla ayakta iken 1402 yılında Timur'un Anadolu'yu istilasıyla birlikte Timur orduları tarafından yağma edilmiş yakılıp yıkılmış.
Tümülüsler diyarı Bintepeler
Salihli'ye geçtik odun köftesi kokuları eşliğinde. Salihli-Gölmarmara arasında işleyen dolmuşlar bu gerçeküstü doğanın içinden geçiyor. Bu açıkhava müzesini etraflıca gezmek gerek.
Lydia kral mezarlarının bulunduğu "Bintepe" bölgesi Lydia krallarına ve soylularına ait büyüklü küçüklü 155 kadar tümülüsün (yığma mezar; tepecik görünüşünde) bulunduğu alanlardır. Herodotos'un Mısır piramitleriyle mukayese ettiği bu tümülüsler antik dönemde de ünlüydü.
Bintepeler bölgesini yaklaşık olarak Salihli-Marmara Gölü-Ahmetli üçgeninin Gediz ırmağı kuzeyinde kalan bölümü diye anlatabiliriz. Bintepeler'deki tümülüsler genelde iyice yassı dikdörtgen prizma biçiminde düzgün kesilmiş uzun taş bloklarıyla yapılan sandık kadar bir mezar odacığı üzerine yığılmış taştan ve topraktan oluşuyor. Ne var ki önemli kişilerin büyük kralların gömüldüğü bazı tümülüsler tıpkı Phrygia başkenti Gordion'daki Midas tümülüsü gibi neredeyse Mısır piramitleri büyüklüğüne ulaşmıştır.
Bintepeler'de batan güneş…/ Bir başka güneş…/ Altın rengine boyar tüm ovayı / Süzülür ak tolgalı ordular / Şimşeklere yıldırımlara eş / Titretir dünyayı…/ Altın yüklü ovalarda / Kral Krezüs'ün anıları var / Sardes bu anılarla yaşar…
Bintepeler'i pek bilen yok yoldan tek-tük kamyonlar geçiyor bazen de özel araçlar... İrili-ufaklı onlarca mezar… Yığma tepelerde mezar odaları hep toprağın derinliklerine açılıyor oradan göğe yükseliyor sonsuzluğu işaret edercesine.
Üç tümülüsten ortadaki Gyges tümülüsü diye anılıyor. Diğer iki büyük tümülüsten güneydoğuda kalan yani Marmara gölünden en uzakta olan ise Alyattes'in (son Lydia kralı Kroisos'un babasının) gömülü bulunduğu tümülüstür ve en büyüğüdür. Bintepeler'deki Lydia tümülüslerinin özellikle Alyattes tümülüsünün görkemi ilkçağda dillere destandı. Bu görkemi M.Ö 556-468 arasında yaşamış yoksul bir Hellen ozanı Simonides şöyle dile getiriyor:
“Yoksulun Mezarı
Efendi önünde durduğun mezar
Ulu bir Lydia kralının filan değil.
Ben fukara bir adamım;
Mezarım kocaman olacak değil ya
Bu bile büyüktür bana.”
(Çeviri: Talat S. Halman
Eski Uygarlıkların Şiirleri İstanbul 1974)
BY KANUNSUZ
Sart istasyonuna varır varmaz bir anda doluverdi istasyonun avlusu. Telaşlı insanların koşuşturması yerini gülüşmelere ve sımsıkı kucaklaşmalara bıraktı. Torbalar çıkınlar sepetli motosiklete yüklendi; hepsi birden ara sokaklara yollandılar.
Rota belli; eski karayolu üzerindeki Gymnasium Paktolos (Sart Çayı) Vadisi'ndeki Artemis Tapınağı Akropolis ve Bintepeler…
Görkemli Gymnasium
İstasyondan üç-dört dakikalık yürüyüş mesafesinde Gymnasium. Roma döneminde inşa edilip antik çağda çeşitli spor etkinliklerinin gerçekleştirildiği anıtsal yapı Anadolu'daki benzerlerinin en büyüğü. Hamam külliyesi ve mermer avluyla birlikte 23 bin metrekareyi aşkın bir alanı kaplayan yapının cephesini görene kadar sırayla dükkanlara (boyacı nalbur...) selam veriyorsunuz. İki katlı mermer sütunlu görkemli yapı hayranlık uyandırıyor.
Gymnasium'un yanında avluya eklenmiş bir sinagogun kalıntıları bulunuyor. Rengarenk mozaikler ve mermerlerle süslü bu sinagog M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiş. Bu da o çağda Sardes kentinde kayda değer bir Musevi topluluğun bulunduğuna işaret. Roma ve Bizans döneminde de önemli bir yerleşim yeri olan Sart yöresi binlerce yıldır farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Bu toprakların bilinen tarihi M.Ö. 2000 yılına uzanıyor.
İçİnden altIn akan baŞkent Sardes Manisa'nın Salihli ilçesi yakınlarında Gediz (Hermos) vadisi içinde Bozdağ'ın (Tmolos) kuzey etekleri üzerindeki yalçın kayalıklara kurulu Sardes. Tarihte devlet güvencesiyle paranın basıldığı ilk yer (Herodotos'a göre M.Ö. 687) olan Sardes’in tarım hayvancılık ticaret ve altın işleme sayesinde zengin bir kent olduğu biliniyor.
Gymnasium'dan Artemis Tapınağı'na giden yola bakır renkli suyuyla nazlı nazlı süzülen Paktolos (Sart) Çayı eşlik ediyor. Lidya'nın ilkçağ dünyasının en zengin ülkesi olmasının en önemli sebebi Tmolos dağlarından çıkan ve Hermos nehrine karışarak başkent Sardes'ten geçen Paktalos Çayı'nın alüvyonları içerisindeki altındır.
Yöredeki söylenceye göre Krezüs (Semavi dinlerde adı geçen Karun); Sart çayına koyun postları seriyor maden damarlarından süzülüp gelen çay suyundaki altın zerrecikleri postun yünleri arasında kümeleşiyor Krezüs de bunları toplatarak eritiyordu.
Son kral Krezüs babası Alyattes'in ölümünden sonra M.Ö. 560 yılında tahta geçmiş ve muazzam zenginliği sayesinde “Karun kadar zengin” deyimiyle ününü günümüze kadar taşımıştır.
Paktolos Çayı rüzgar eşliğinde efsanelerini fısıldarken yolun sonunda ziyaretçileri Artemis Tapınağı karşılar.
Artemis Tapınağı
Orijinal Artemis Tapınağı M.Ö. 300’lerde inşa edilmiş. 21x11m boyutlarındaki pembe kumtaşı sunak tapınağa batıdan bağlı. Helenistik dönemde ana tanrıça Artemis için inşa edilen bu görkemli mermer tapınak Hristiyanlıkla birlikte terk edilmiş ve iki sütunu dışında toprağın altında kalmış. Kazılarla ortaya çıkarılan tapınağın güney köşesine de 5. yüzyılda bir kilise inşa edilmiş.
Öğlene doğru kulağıma çalınan oyun havalarını pazarcıların mangal keyfi diye düşündüm. Ardından öğrendim Resul'ün düğünü olduğunu. Birkaç dakika sonra hoplamalar zıplamalarla dereyi geçip katıldım düğüne. Ege insanının eşi bulunmaz misafirperverliğiyle buyur ettiler. Çorba etli nohut toparlak pilav helva; odun kokusuyla bezeli ve hepsi birbirinden lezzetli.
Akrapol
Yüzyıllar boyunca Akropolis tepesinden akıp duran özellikle yağmur yüzünden sürüklenen gevşek toprakların altına yavaş yavaş gömülmüş bir kent burası.
Sardeis - Gediz ovasına hakim sarp ve ulaşılması güç olan kentin akropolü yüksek ve dik yamaçlı bir tepe görünümünde. Akropol kenti birçok saldırıdan kurtarmış. Teraslar halinde yükselen tepede Arkaik döneme ait kalıntılara rastlanmıştır. M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen ve Lydia taş işçiliğinin özelliklerini yansıtan sur duvarlarının yanı sıra Bizans dönemine ait bir kale kalıntısı da bulunuyor. Bu buluntular akropolün savunma amacıyla uzun süre kullanılmış olduğunu gösteriyor bize.
Sardes şehri Perslerden sonra Romalıların daha sonra da Bizanslıların eline geçmiş. Şehir Saruhanlı Türk Beyliği zamanında sağlam kalesi ve eski yapılarıyla ayakta iken 1402 yılında Timur'un Anadolu'yu istilasıyla birlikte Timur orduları tarafından yağma edilmiş yakılıp yıkılmış.
Tümülüsler diyarı Bintepeler
Salihli'ye geçtik odun köftesi kokuları eşliğinde. Salihli-Gölmarmara arasında işleyen dolmuşlar bu gerçeküstü doğanın içinden geçiyor. Bu açıkhava müzesini etraflıca gezmek gerek.
Lydia kral mezarlarının bulunduğu "Bintepe" bölgesi Lydia krallarına ve soylularına ait büyüklü küçüklü 155 kadar tümülüsün (yığma mezar; tepecik görünüşünde) bulunduğu alanlardır. Herodotos'un Mısır piramitleriyle mukayese ettiği bu tümülüsler antik dönemde de ünlüydü.
Bintepeler bölgesini yaklaşık olarak Salihli-Marmara Gölü-Ahmetli üçgeninin Gediz ırmağı kuzeyinde kalan bölümü diye anlatabiliriz. Bintepeler'deki tümülüsler genelde iyice yassı dikdörtgen prizma biçiminde düzgün kesilmiş uzun taş bloklarıyla yapılan sandık kadar bir mezar odacığı üzerine yığılmış taştan ve topraktan oluşuyor. Ne var ki önemli kişilerin büyük kralların gömüldüğü bazı tümülüsler tıpkı Phrygia başkenti Gordion'daki Midas tümülüsü gibi neredeyse Mısır piramitleri büyüklüğüne ulaşmıştır.
Bintepeler'de batan güneş…/ Bir başka güneş…/ Altın rengine boyar tüm ovayı / Süzülür ak tolgalı ordular / Şimşeklere yıldırımlara eş / Titretir dünyayı…/ Altın yüklü ovalarda / Kral Krezüs'ün anıları var / Sardes bu anılarla yaşar…
Bintepeler'i pek bilen yok yoldan tek-tük kamyonlar geçiyor bazen de özel araçlar... İrili-ufaklı onlarca mezar… Yığma tepelerde mezar odaları hep toprağın derinliklerine açılıyor oradan göğe yükseliyor sonsuzluğu işaret edercesine.
Üç tümülüsten ortadaki Gyges tümülüsü diye anılıyor. Diğer iki büyük tümülüsten güneydoğuda kalan yani Marmara gölünden en uzakta olan ise Alyattes'in (son Lydia kralı Kroisos'un babasının) gömülü bulunduğu tümülüstür ve en büyüğüdür. Bintepeler'deki Lydia tümülüslerinin özellikle Alyattes tümülüsünün görkemi ilkçağda dillere destandı. Bu görkemi M.Ö 556-468 arasında yaşamış yoksul bir Hellen ozanı Simonides şöyle dile getiriyor:
“Yoksulun Mezarı
Efendi önünde durduğun mezar
Ulu bir Lydia kralının filan değil.
Ben fukara bir adamım;
Mezarım kocaman olacak değil ya
Bu bile büyüktür bana.”
(Çeviri: Talat S. Halman
Eski Uygarlıkların Şiirleri İstanbul 1974)
BY KANUNSUZ
!!!... ~~ яυzgαяıη υğяαмαуı ѕєω∂ιğι мєкαηα нσşgєℓ∂ιηιz ~~ ...!!! :: ~81 ilimiz... :: ~~ilimiz hakkında...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz